بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَكَيۡفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ ١٦

Benim azabım ve tehditlerim nasılmış?

– İbni Kesir

وَلَقَدۡ يَسَّرۡنَا ٱلۡقُرۡءَانَ لِلذِّكۡرِ فَهَلۡ مِن مُّدَّكِرٖ ١٧

Andolsun ki; Biz, Kur'an'ı düşünmek için kolaylaştırdık. Düşünüp öğüt alan var mı?

– İbni Kesir

كَذَّبَتۡ عَادٞ فَكَيۡفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ ١٨

Ad kavmi de tekzib etti. Benim azabım ve tehdidim nasılmış?

– İbni Kesir

إِنَّآ أَرۡسَلۡنَا عَلَيۡهِمۡ رِيحٗا صَرۡصَرٗا فِي يَوۡمِ نَحۡسٖ مُّسۡتَمِرّٖ ١٩

Nitekim uğursuz günde üzerlerine şiddetli bir rüzgarı devamlı olarak gönderdik.

– İbni Kesir

تَنزِعُ ٱلنَّاسَ كَأَنَّهُمۡ أَعۡجَازُ نَخۡلٖ مُّنقَعِرٖ ٢٠

İnsanları, sökülmüş hurma kütükleri gibi koparıp yere seriyordu.

– İbni Kesir

فَكَيۡفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ ٢١

İşte Benim azabım ve tehditlerim nasılmış?

– İbni Kesir

وَلَقَدۡ يَسَّرۡنَا ٱلۡقُرۡءَانَ لِلذِّكۡرِ فَهَلۡ مِن مُّدَّكِرٖ ٢٢

Andolsun ki; Biz, Kur'an'ı, düşünmek için kolaylaştırdık. Düşünüp öğüt alan var mı?

– İbni Kesir

كَذَّبَتۡ ثَمُودُ بِٱلنُّذُرِ ٢٣

Semud kavmi de uyarıları yalanladı.

– İbni Kesir

فَقَالُوٓاْ أَبَشَرٗا مِّنَّا وَٰحِدٗا نَّتَّبِعُهُۥٓ إِنَّآ إِذٗا لَّفِي ضَلَٰلٖ وَسُعُرٍ ٢٤

Dediler ki: İçimizden bir insana mı uyacağız? O zaman biz, sapıklık ve delilik etmiş oluruz.

– İbni Kesir

أَءُلۡقِيَ ٱلذِّكۡرُ عَلَيۡهِ مِنۢ بَيۡنِنَا بَلۡ هُوَ كَذَّابٌ أَشِرٞ ٢٥

Zikir, aramızdan ona mı verilmiş? Hayır o, pek yalancı ve şımarığın biridir.

– İbni Kesir

سَيَعۡلَمُونَ غَدٗا مَّنِ ٱلۡكَذَّابُ ٱلۡأَشِرُ ٢٦

Yarın kimin pek yalancı, şımarığın biri olduğunu bileceklerdir.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu